Uzay Hukuku 3: Ulusal Mevzuat Geliştirmenin Önemi ve Türkiye’nin Çalışmaları

Uzay Hukuku serimizin son yazısıdır. Devletlerin iç hukuklarında uzay ile ilgili neden düzenleme yapmaları gerektiği açıklanmıştır. Türkiye'deki hukuki teknolojik çalışmalara değinilmiştir.8 min


94

Gelişen teknolojiyle birlikte bir devletin uzayda var olması veya olmaması bir tercih değil siyasi varlığını ve egemenliğini devam ettirmesi için bir zorunluluktur. Bu nedenle söze ünlü jeopolitikçi Mckinder’in “Karaya hâkim olan dünyaya hâkim olur” yaklaşımının NASA uyarlamasıyla başlıyoruz: “Uzaya hâkim olan dünyaya hâkim olur.”

Önceki yazımızda Uzay’da her geçen gün ortaya çıkan yeni faaliyet alanlarından ve projelerden bahsetmiştik. Uzay hukukunda yeni düzenlemelerin ve tanımlamaların yapılması gerektiği ve pozitif düzenlemelerin işlevsel olmadığı sonucuna varmıştık. Uzay teknolojisinin ilerlemesinin uzay hukukuna etkisi meselesini uluslararası hukuk doktrini üzerinden tartışmıştık. Peki Türkiye’de uzay hukukuna ait nasıl düzenlemeler vardır?

Devletlerin uzay politikalarını yürüttükleri belli temel kavramlar vardır: Uzay güvenliği, Uzay gücü, Bilimsel-teknolojik çalışmalar, Hukuki çalışmalar gibi. Düzenlemeleri bu şekilde farklı kavramlarla incelememiz Uzay’ın multidisipliner yapısından kaynaklanmaktadır. Bu kavramlar birbirleriyle ilişkilidir hatta çoğu zaman birbirlerinin sonucudurlar.

Devletleri mevzuat oluşturmaya yönlendiren bu kavramları sırayla ele alacağız;

Uzay Güvenliği

Uzay güvenliği yalnızca askeri bir mesele olarak algılanmamalıdır. Uzay güvenliği hakkında çalışacak devletin temelde üç amacı olmalıdır:

  • Uzayda çalışma ortamının sürdürülmesi: Uzay hakkında durum farkındalığı yaratıp yasaların, politikaların ve doktrinlerin uygulanmasını sağlamak. Uzay ortamının işletime açık olması sağlamak
  • Uzaydaki aktörlerin çeşitleri ve uzayı nasıl kullanacakları: Üç alanda faaliyet gösterilmeli; sivil uzay programları oluşturup küresel kullanımlar geliştirmek, ticari uzay faaliyetleri yürütmek, karadaki askeri operasyonlar için uzat desteği sağlamak.
  • Uzay ile ilgili teknolojilerin durumu: Uzay sistemlerinin kullanılmaz hale getirilmesine karşı korunmalarını sağlamak. Uzaya dayalı saldırı kabiliyetleri geliştirmek.

Uzay Gücü

Uzay güvenliği kavramı ile beraber değerlendirilmelidir. Ancak yalnızca yörüngede bir uyduya sahip olmak veya askeri çalışmalar ile açıklanamayacak kadar derinlik içeren bir kavramdır. Kısa bir tanım olarak “Bir devletin uzayı kendi ulusal amaçları için kullanabilme yeteneği” diyebiliriz.

Belirtmeliyiz ki devletlerin birbirlerinden farklı “uzay gücü” anlayışları vardır. Bölgesel veya küresel çapta bir siyasi güce sahip olmak isteyen devletler hedefleri doğrultusunda ekonomik ve askeri olarak rakiplerinden stratejik olarak üstün konumda olmalıdır. Bu sebeple uzay gücü; uzay ticareti, uydu yetenekleri, uzay fırlatma yetenekleri ve roket teknolojisi, bilimsel uzay araştırmaları vb. alanlarda faaliyetleri içermelidir. Türkiye’nin sahip olduğu uzay gücünü bilimsel ve politik faaliyetlerini açıklarken tespit etmiş olacağız.

Teknolojik Çalışmalar

Önceki yazımızda gelişen teknolojiyle birlikte ihtiyaç duyulan uluslararası düzenlemelerden bahsetmiştik. Ancak teknolojik gelişmeler devletlerin kendi içlerinde kamusal düzeni sağlamaları gereken yeni alanlar da doğurur. Hizmet sektöründeki değişimler, maliyetler, özel sektörün katılımı, zararların tazmini, milli savunma gibi konular için mutlaka düzenlemeler yapılmalıdır.

Devletlerin yaptıkları uzay çalışmalarıyla ilgili örnekler vermek yerinde olacaktır: Ulaşım hizmetlerinin sağlanması, bankacılık hizmetleri, küresel ticaret ve haberleşme hizmetlerinin hepsinin temelinde artık uydular vardır. Ayrıca uzayda konumlanan istihbarat uyduları ile yabancı devletlere karşı ulusal güvenliğin sağlanmasının yanı sıra yüksek çözünürlüklü gözlem araçları sayesinde iç güvenlik de sağlanmış olur. İnternet üzerinden verilen hizmetler ile iş yükünü hafifletmek; güvenlik, istihbarat, gözlem uyduları ile hava ve yer hareketleri ile tahminler yapabilmek ve erken uyarı sistemleri ile tedbirler alabilmek yine uzay teknolojileriyle mümkündür.

Diğer yandan uzay faaliyetleri yürütmek ciddi maddi zorluklar içermektedir ve alanda uzmanlık kazanmak uzun yıllar çalışmayı gerektirmektedir. Bu sebeple devletler öncelikli olarak yatırımlarını uydu geliştirme yetenekleri kazanmaya ve alanda eğitime harcamaktadır. Bu emeğin karşılığı olarak uzay faaliyetleri yürüten devletler kendi teknolojilerini üretip uzay öncüsü ülkelere özellikle ABD’ye olan bağımlılıklarından kurtulabilirler. Bu amaçla Türkiye’de uzay faaliyetleri kapsamında haberleşme uyduları sahasında çalışmalar yapılmaktadır. 1994 yılında 1B uydusunun fırlatılmasından itibaren, Türksat 1C, Türksat 2A, Türksat 3A uyduları fırlatılmıştır. Bunlar dışında ise genellikle kamusal şirketlerin faaliyetleri görülmüştür. Göktürk 1-2-3 projeleri yürütülmüştür. Bu projelerin amaçları Türkiye’nin uzay stratejisini anlamamıza yardımcı olacaktır;

  • GÖKTÜRK-1 Programının amacı; coğrafi kısıtlama olmaksızın Dünya üzerinde herhangi bir bölgeden askeri istihbarat amaçlı yüksek çözünürlüklü görüntü elde etmek. Aynı zamanda orman alanlarının kontrolü, kaçak yapılaşmanın takibi, doğal afet sonrası en kısa sürede hasar tespiti, ürün rekolte tespiti, coğrafi harita verilerinin üretilmesi gibi pek çok sivil faaliyet alanında da görüntü ihtiyacını karşılamak.
  • GÖKTÜRK-2 Projesi kapsamında; uzay ve uydu sistemlerine yönelik teknoloji, uzman insan gücü ve alt yapı geliştirmek. Kamu kurum ve kuruluşlarının gözlem ve araştırma ihtiyaçlarının milli imkân ve kabiliyetlerle karşılamak.
  • GÖKTÜRK-3, diğer uydulara göre çok daha gelişmiş donanımda, yüksek çözünürlüklü görüntüler sunmak için üretilmesi amaçlanan uydu projesidir. Bu proje hakkında çalışma yapanlar, uzaydan bile insan yüzünü çekebilecek gelişmişlikte tasarlanmış olduğunu iddia etmektedirler. Ayrıca, GÖKTÜRK-2 uydusu Çin’den fırlatılmış, GÖKTÜRK-1 uydusu da İtalyan firma ana yükleniciliğinde, Fransız firmanın katkılarıyla yapılmıştı. GÖKTÜRK-3 kapsamında ise yerlilik oranın üst seviyeye çıkartılması amaçlanmıştır.

Türkiye için gelecek projelerden bahsedecek olursak: TÜRKSAT 5A, TÜRKSAT 5B’nin ise, 2015 ve 2017’de fırlatılacağı duyurulmuştu. Daha sonradan bu tarihler 2020 ve 2021 olarak bildirilmiştir. Ayrıca tamamen yerli ve milli imkânlarla yapılacak olan TÜRKSAT 6A’nın ise 2020’den sonra fırlatılacağı beklenmektedir. Uydularla ilgili olarak daha ayrıntılı bilgi için TUBİTAK Uzay Araştırma Enstitüsü’nün resmi internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Türkiye’nin uzay çalışmaları ile ilgili uydu konsepti genel olarak bu seviyededir ve bu alanda yerli oranın yükseltilmesiyle beraber uydu verimliliğinin de artırılması amaçlanmaktadır.

Hukuki Çalışmalar

Türkiye’nin bu alandaki hukuki çalışmaları öncelikle uluslararası anlaşmalara katılımıdır. En yeni tarihli “Ay Anlaşması”na ülkemiz 2011 yılında katılımıyla birlikte, Türkiye, uluslararası alanda, beş uzay anlaşmasının tamamına katılmış 16 ülkeden biri konumuna gelmiştir. Uluslararası hukuk devletlerin nasıl bir şekilde iç hukuklarında düzenleme yapmaları gerektiğini söylemez, bu yükümlülüğü taraf devletler kendi iradeleriyle, ahde vefa ilkesine uygun olarak yerine getirirler. Maalesef ülkemiz anlaşmalardan doğan uluslararası yükümlülüklerini ulusal kanunlarına ve mevzuatlarına henüz tam olarak yansıtamamıştır. Ancak devletlerin hukuki çalışmalar yapmasının pek çok önemli gerekçesi vardır;

Devletler bu uluslararası sorumluluğun kendi egemenlik alanlarındaki karşılığını ve kontrol mekanizmasını oluşturmalılar.

Uzay faaliyetlerine özel sektörün gittikçe artan katılımını düzene sokmalılar: 1967 tarihli Uzay Anlaşması’nın VI. maddesi hükmünce, özel kişilerin uzaydaki faaliyetleri devletlerin izni ve devamlı takibi koşuluna bağlandığından bahsetmiştik. Velhasıl özel sektördeki bir çalışmanın; başka devlete veya bu devletin gerçek ve tüzel kişilerine uzayda, hava sahasında veya yerde verebileceği zararları tazmin etme yükümlülüğü Türkiye’ye aittir. Ciddi finansal büyüklükteki uzay aktiviteleri sırasında oluşabilecek zararların tazmini ülkemize büyük bir yük getirebileceğinden sektörün hukuki kontrolünü sağlayabiliyor olması gerekir. Uluslararası tazmin yükümlülüklerini de içeren detaylı bir sorumluluk rejimi oluşturan Sorumluluk Sözleşmesinin mutlaka ulusal düzenlemelerde karşılığın olması gerekir. Devletin uluslararası sorumluluğunu rücu edebileceği, yapılacak faaliyetleri denetleyebileceği, uzay hukuku ilkelerinin iç hukukta bağlayıcı olmasını sağlayabileceği bir sistem kurulabilir.

Tescil Sözleşmesi ile kurulan uluslararası ikili tescil sisteminin işleyişine ilişkin kapsamlı mevzuat düzenlemesi yapmalılar: Ulusal uzay hukuku düzenlemeleri, bir ülkede uzayla ilgili bir özel sektörün oluşabilmesi ve uluslararası işbirliklerinin şekillendirilmesi açısından çok önemlidir. . İç hukuk düzenlemelerinin uluslararası hukuka uygun olarak yapılması gerektiği temel prensibi ile hareket edilmelidir.

Ayrıca yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi devletlerin “uzay gücü”ne sahip olabilmesi için belirli planları, politikaları, uzay stratejileri olması gerekir: Hukuki çalışmalarda bulunmanın bir gerekliliği de bu noktada doğmaktadır. Çünkü kanunlar, aynı zamanda, uzay hukuk politikalarının ifade edildiği ve vücut bulduğu hukuki metinlerdir. Bu bağlamda, uzay hukuku ve teknik gelişmeler ışığında belirlenmiş uzay politikaları birbirinin tamamlayıcısıdır ve ilki genel olarak ikincisinin somutlaştırılmış bir halidir.

Devletler mevzuatlarının gelişen teknoloji ışığında adaptasyonunu sağladıkları ölçüde pazarda kendilerine yer açmakta veya yerlerini sağlamlaştırmaktadır. Türk uzay sanayisine rekabetçi bir güç kazandırmak maksadıyla yeni bir hamle yapmak gerekliliği mevcuttur. Özel sektörü çekebilmek için kanuni düzenlemelerle rekabetçi bir ortam kazandırılabilir.

Türkiye Uzay Ajansı

Uzay ile ilgili bilimsel çalışmalarda bulunan pek çok Türk bilim insanı olmasına rağmen yeterli ulusal mevzuatımızın olmadığından bahsettik ayrıca yakın zamana kadar uzay ile ilgili bir ajansımız da bulunmamaktaydı. 13 Aralık 2018 tarih ve 23 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla Uzay Ajansı kurulmuştur .Son yıllarda teknolojideki gelişmelere bağlı olarak uzayın kullanımında ticarileşmenin ve askerileşmenin öne çıkmasından önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Türkiye’nin bundan geri kalmaması için TUA’nın; askeri, ticari, endüstriyel, kamusal ve akademik paydaşlar arasında bir eşgüdüm mekanizması işlevine sahip olması gerekir. Türkiye Uzay Ajansı (TUA)’nın öncelikli görevleri arasında:

  • Milli Uzay Programı’nın hazırlanması ve takibi,
  • Havacılık ve uzay alanındaki orta ve uzun vadeli stratejilerin belirlenmesi,
  • Uzaya yönelik araştırma geliştirme (ArGe) projelerinin hazırlanması ve desteklenmesi.
  • Uzay ve havacılık bilimi ve teknolojilerine yönelik temel ilke ve yaklaşımları, öncelikleri, performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını da içeren stratejik planların hazırlanması,
  • Rekabetçi bir uzay ve havacılık sanayisinin geliştirilmesi,
  • Milli menfaatler doğrultusunda bu alanın kullanımının yaygınlaştırılması ve uzaya erişimin sağlanması için gerekli çalışmaların yapılması,
  • Ülkemizin uzaya yönelik hak ve menfaatlerinin korunması ve güvence altına alınması için ulusal ve uluslararası kuruluşlarla koordinasyonun yürütülmesi,
  • Uzaya fırlatılan nesneler için Birleşmiş Milletler nezdinde tescil işlemlerinin gerçekleştirilmesi

yer almaktadır.

Belirlenen bu görevler ile Türkiye Uzay Ajansı’nın görev ve yetkilerinin uzay-uydu çalışmalarından ibaret olmayacağı ve ”Uzay Stratejileri” belirlemeye yönelik çalışmalarda da bulunacağı açıkça ifade edilmiştir. Türkiye’nin uzay gücünü geliştirmesi planlanmaktadır.

Sonuç ve Röportaj

Uzay hukuku serimizin sonuna geldik. Sırasıyla uzay hukukun doğuşu ile uluslararası anlaşmaların kurduğu rejimi ve teknolojik gelişmeler sonrasında bu rejimin işlevsel olup olmadığını anlattık. Son olarak kendi ülkemize dönüp baktık. Türkiye’deki düzenlemeler de uluslararası boyuttaki düzenlemelerden daha iç açıcı değil. Uzay, biz hukukçuların ilgi ve alakasını bekliyor. Çünkü sadece var olanı anlatmak ve eleştirmek bizi bir adım ileriye taşımayacak. Sorunlara çözüm getirme aşamasına geçene kadar devletlerin, uluslararası örgütlerin çalışmalarını eleştirmek çok kolay.

Peki biz olsaydık ne yapardık? Siz olsaydınız ne yapardınız? Siz devlet başkanı olsaydınız nasıl bir uzay politikası izlerdiniz? Röportajımmızda bu sorulara cevap aradık. Keyifli seyirler…

Linke tıklamayı unutmayın —>

https://www.instagram.com/tv/CIkjys_j932/?igshid=15aah07vkiy0p

Kaynakça


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

94

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.