Hakim Yanlış Karar Verirse Ne Olur?

Hakim, yargı gücünü elinde bulunduran kişi olarak adalet sisteminin tartışmasız en önemli parçalarından biridir. Peki, hakimlerin hata yapma ihtimali yok mudur? 2 min


47

Bildiğimiz üzere hakim, davaları karara bağlayan; devletin, toplumun yargı gücünü elinde bulunduran kişi olarak adalet sisteminin tartışmasız en önemli parçalarından biridir. Bu kadar kritik bir görevi yerine getirirken hakimler başka hiçbir kamu görevlisine tanınmayan yetkilerle donatılmıştır. Peki, böylesi yüksek yetkilerle donatılmış hakimlerin hata yapma ihtimali yok mudur? 

Bu soruya cevap verebilmek için yerel mahkemenin verdiği karardan memnun olunmayıp Yargıtay’a taşınan dava sayılarına bakabiliriz. İstatistiklere göre Yargıtay’a taşınan dava sayıları her yıl biraz daha artıyor, üstelik Yargıtay’a giden davaların çoğunda yerel mahkemenin verdiği karar değişiyor. Bu da bize hakimlerin verdiği kararların yanlış olabileceğini gösteriyor.

İşte böyle bir durumda vermiş olduğu karardan memnun olunmayan hakimin, menfaati hukuka aykırı bir biçimde zedelenen tarafa karşı sorumluluğunun ne olacağını düşünmüş müydünüz? 

04.02.2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat davası doğrudan hakime değil, devlete karşı açılabiliyor. Hakimler, verdikleri yanlış karardan dolayı devletin vatandaşa tazminat ödemesi durumunda ise bu tazminatı bir yıl içinde devlete ödemek zorundalar. 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesi: “… a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması. b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması. c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması. ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması. d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması. e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması. …” ile hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı hangi sebeplere dayalı olarak tazminat davası açılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Teftiş Kurulu da adli ve idari yargı hakimlerinin görevlerini kanun ve diğer mevzuata uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetler, görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini araştırıp gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemlerini yaparlar. 

Örneğin geçtiğimiz yıl Beykoz Adliyesi Ceza Mahkemesi’nde görülen bir davada; avukat İpek Biter Gündüz, kendisine savunma hakkı vermeden müvekkiline ceza verdiğini belirttiği hakim hakkında tutanak tutup HSK’ya şikayette bulundu.

Adaletin kusursuz işlediği bir ütopyada yaşamadığımızı bilsek de, yargı sisteminin verdiği güven duygusunun zayıflamasının endişe verici olduğunun farkındayız. Umarız olabilecek en doğru kararların verilmesi ile yargıya olan güven tazelenir. 

Kaynakça

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

47

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.