BM Güvenlik Konseyi’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki Rolü ve Sudan Örneği

Roma Statüsü çerçevesinde BM Güvenlik Konseyi, Uluslararası Ceza Mahkemesi' ne olayı taşıyabilir. Bu husustaki en temel örnek, Darfur Bölgesi'dir.8 min


98

Giriş

Uluslararası ceza hukuku, uluslararası suçlar ve uluslararası ceza kovuşturmasına ilişkin düzenlemeleri kapsayan, ulusal hukuk, uluslararası insan hakları, insancıl hukuk ve ulusal ceza hukukunun melez bir bileşimi olarak tanımlanabilir[1]. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden evvel, Nuremberg ve Tokyo Mahkemeleri ile 1993 ve 1994 Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi Antlaşması 7. Bölüm çerçevesinde uluslararası barışı ve güvenliği sağlamak adına Eski Yugoslavya ve Ruanda Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi kurulmuştur. Nihayet bu gelişmelerin peşinden 15 Haziran- 17 Temmuz 1998’de Roma’da Uluslararası Ceza Mahkemesi Kurulmasına Dair Birleşmiş Milletler Diplomatik Konferansı düzenlenmiş, Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü kabul edilmiştir. Statü’ye 120 devlet lehte, 7 devlet aleyhte ve Türkiye dahil 21 devlet çekimser oy kullanmıştır. Uluslararası toplum desteği neticesinde Mahkeme, uluslararası hukukta yerini almıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesi, 1 Temmuz 2002’de göreve başlamıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yirminci yüz yılın sonuna kadar kurulamamasının en temel nedeni devletlerin hükümranlık hakları konusundaki hassasiyetleridir[2]. Roma Statüsü çerçevesinde BM Güvenlik Konseyi mahkemeye olayı götürebilir. Bu yetki çerçevesinde verilebilecek temel örneklerden ikisi Darfur ve Libya’dırİlerleyen bölümlerde Darfur örneğine değinilecektir.

I. Olayların Mahkemeye Varışı

Uluslararası hukukta sorumluluk esas olarak devletlerindir. Ancak devletlerin sorumluluğu yanında bireylerin cezai olarak sorumlu tutulabilmeleri ve işlemiş oldukları uluslararası nitelikteki suçlardan dolayı uluslararası mahkemelerce yargılanmaları, uluslararası ceza hukukunun en temel amaçlarından biridir[3]. Uluslararası Ceza Mahkemesi(UCM), insancıl hukuk kapsamında yer alan uluslararası suçları kovuşturan ve bu hukukun egemenliğine yarar sağlayıcı niteliktedir. Uluslararası Ceza Mahkemesi; savaş suçları, saldırı suçları, soykırım suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlara bakan bir mahkemedir. UCM ile uluslararası hususta işlenen suçlarda evrensel bir adaleti sağlamak, mağdurların zararlarını gidermek, gelecekte oluşabilecek olası suçları cezaların caydırıcılığı ile engellemek amaçlanmıştır. Mahkemenin yargı yetkisi genel nitelik gösterir ve yer ve zaman bakımından diğerleri gibi herhangi bir sınırlamaya tabi değildir. Mahkeme, ancak bu Statü yürürlüğe girdikten sonra işlenmiş suçlarla ilgili olarak yargı yetkisini kullanabilir (Statü m. 11/1). Bir devlet Statü’nün yürürlüğe girmesinden sonra taraf olmuş ve daha önce Mahkeme’nin yargı yetkisini kabul ettiğini açıklamamışsa Mahkeme yargı yetkisini ancak o devletin taraf olduğu andan itibaren işlenen suçlarla ilgili olarak kullanabilir (Statü m. 11/2). Mahkeme, Roma Statüsü’ne uygun olarak gerçek kişiler üzerinde yargı yetkisine sahiptir (Statü m. 25/1). Mahkeme, fiili işlediği iddia edilen tarihte, 18 yaşın altında olan hiçbir şahsı yargılama yetkisine sahip değildir (Statü m. 26).

Roma Statüsü, olayların mahkeme önüne 3 farklı şekilde gelebileceğini belirtir:

  1. Mahkeme savcısı, sadece mahkemenin söz konusu suçu ya da bireyleri yargılama yetkisi var ise kurban ya da ailesini de içerecek şekilde herhangi bir kaynaktan gelen bilgiye dayanarak işlenmiş bir ya da birden fazla suçun söz konusu olduğu bir durum hakkında soruşturma başlatabilir.
  2. Roma Statüsü’ nü onaylayan devletler, sadece mahkeme yargılama yetkisini haizse işlenen bir veya birden fazla suçun olduğu bir durumun soruşturulması için savcıdan talepte bulunabilirler.
  3. BM Güvenlik Konseyi, işlenen suçun bir veya birden fazla olduğu bir durumu soruşturması için savcıdan talepte bulunabilir. 1. ve 2. yöntemlerin tersine, suçlar Roma Statüsü’ nü onaylamayan bir devletin topraklarında vuku bulmuş veya böyle bir devlet vatandaşı tarafından işlenmiş olsa bile BM Güvenlik Konseyi olayı savcıya bildirdiği zaman Uluslararası Ceza Mahkemesi yargı yetkisine sahip olacaktır(Statü m.13/b).

Bununla birlikte bu durumların her birinde bir soruşturma açılıp açılmayacağına ve soruşturma üzerinde temellenen hukuki onaya bağlı olan bir davanın açılıp açılmayacağına karar vermek, devletlerin ya da Güvenlik Konseyi’nin değil, UCM savcısının takdirine bağlıdır[4].

II. BM Güvenlik Konseyi

BM Antlaşması VII. Bölüm, madde 39’da Güvenlik Konseyi, uluslararası güvenliği ve barışı tehdit eden bir eylemin varlığı ile karşılaşırsa eğer uluslararası güvenliği ve barışı korumak adına tavsiyelerde bulunur;  madde 41 ve 42 kapsamında alınacak önlemleri belirler. 41. madde’ye göre Güvenlik Konseyi silahlı kuvvet içermeyen önlemlere başvurur. Bu önlemler, ekonomik ilişkilerin ve demiryolu, deniz, hava, posta, telgraf, radyo ve diğer iletişim ve ulaştırma araçlarının tümüyle ya da bir bölümüyle kesintiye uğratılmasını, diplomatik ilişkilerin kesilmesini içerebilir. Güvenlik Konseyi, madde 41’de öngörülen önlemlerin yetersiz olduğu sonucuna varırsa madde 42’de yer alan uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için, hava, deniz ya da kara kuvvetleri aracılığıyla, gerekli saydığı her türlü girişimde bulunabilir. Bu girişimler gösterileri, ablukayı ve BM üyelerinin hava, deniz ya da kara kuvvetlerince yapılacak başka operasyonları içerebilir. BM Antlaşması VII. Bölüm çerçevesinde yer alan maddelere dayanarak BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar dahilinde, Mahkeme’den talepte bulunmasından itibaren on iki ay süreyle Roma Statüsü’ne dayanarak hiçbir soruşturma veya dava açılamamaktadır. Bunun yanında, Güvenlik Konseyi, on iki ay süreyle devam eden bir davanın ertelenmesini talep edebilir ve bunu VII. Bölüme dayanarak alacağı yeni bir kararla tekrarlayabilir (Statü m.16). Güvenlik Konseyi’nin sahip olduğu yetki ise eleştirilere yol açmaktadır.

Güvenlik Konseyi yetkisine karşılık eleştiriler, talebin üst bir sınır olmaksızın istenildiği kadar uzatılabilmesi Konsey’e, Mahkeme’nin yargı yetkisini belli bir olay için tamamen ortadan kaldırma fırsatı vereceği yönündedir. Bu düzenlemenin amacı, uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması ve korunması adına BM Güvenlik Konseyi’ne verilen yetkinin korunmasıdır. Eleştirilere tekrardan bakıldığında, BM Güvenlik Konseyi Roma Statüsü’ne taraf olmayan ülkelerdeki olayları Mahkeme’ye sevk etme yetkisini daha çok Afrika kıtasından yana kullanmıştır. Bu durumda oluşan soru işareti şudur: Güvenlik problemi yaşayan ve güçsüz olarak nitelendirilen ülkelerin vatandaşları yargılanırken; güçlü devletler ile alakalı hususlarda vatandaşlara ne olacak? Öte yandan Suriye meselesindeki tepkisizlik, güvenlik probleminin veya barış tehdidinin varlığına rağmen, belirli noktalarda Konsey’in görünmezliğe büründüğünün göstergesi değil midir?

Şöyle ki, 1 Temmuz 2002’den 25 Nisan 2017’ye kadar olan süreçte, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin önündeki davaların hemen hemen tamamının Afrika kıtası ile ilgili olduğu görülmektedir. 2011’den günümüze kadar olan süreçte Suriye’de ve dünyanın diğer dört bir yanında işlenilen uluslararası suçlar ile ilgili olarak ne Güvenlik Konseyi’nin ne de Uluslar arası Ceza Mahkemesi’nin sorumluların adalet önünde hesap vermesi açısından hiçbir şey yapmıyor/yapamıyor olması da düşündürücüdür[5].

Uluslararası Ceza Mahkemesi yargı yetkisine ilişkin olarak devletlerin Statü’ye taraf olması veya belli başlı suçlar kapsamında somut olay bünyesinde yargı yetkisini kabul etmeleri temel ilkedir.  Ancak bunun dışında da bir devletin Statü’ye taraf olmadan kendi askeri veya sivil vatandaşların, yöneticilerinin şu iki durumdan birinin varlığı halinde Uluslar arası Ceza Mahkemesi’nce yargılanması mümkündür:

  • BM Güvenlik Konseyi’nin BM Andlaşması 7. Bölüm çerçevesinde hareket ederek bir durumu Mahkeme’ye havale etmesi (Darfur ve Libya örneklerinde olduğu gibi),
  • Statü’ye taraf bir devletin ülkesinde Statü’ye taraf olmayan bir devletin vatandaşlarının Mahkeme yetkisinde bulunan suçları işlemesi durumunda, bir devletçe Mahkeme’ye sevk edilmeleri[6].

Statü madde 8 bis’de saldırı suçu ve fiili tanımlanmıştır. Mahkeme, BM Güvenlik Konseyi başvurusu ile saldırı suçu üzerinde de yargı yetkisini kullanabilmektedir ancak bunun için bazı özel şartlar getirilmiştir. Statü madde 15 ter’e11 göre; Mahkeme yargılama yetkisini ancak değişikliklerin otuz taraf devlet tarafından onaylanması ya da kabul edilmesinden bir yıl sonra işlenecek saldırı suçları üzerinde kullanabilir. Ayrıca Mahkeme, 1 Ocak 2017 tarihinden sonra alacağı karara bağlı olarak, saldırı suçu üzerinde yargılama yetkisini bu madde kapsamında kullanmaya başlayacaktır[7]. Bu düzenlemeye karşı çıkanlar, Mahkeme’nin tarafsızlığının olumsuz etkileneceğinden söz ederken destekleyenler ise bu yetki ile gelecekte ad hoc mahkemelere ihtiyaç duyulmayacağına değinmişlerdir.

III. Sudan (Darfur Bölgesi)

A.Olay

1 Ocak 1956’da İngiltere’den bağımsızlığını kazanan Sudan halkı yüzden fazla farklı dili konuşan beş yüz etnik gruptan oluşmaktadır. Bu kadar çeşitliliğe rağmen Sudan halkı kendini kuzey ve güney olmak üzere iki belirli kimliğe ayırmaktadır. Kuzey’deki halk kendisini kabilelerine değil de daha çok Arap kültürüne bağlılıklarıyla tanıtırken Güney’dekiler için durum farklıdır. Kabile kimliği ön planda olsa da ortak Güneyli kimliği Kuzey’e karşı dirençte bir birleşme noktasıdır[8]Güney’in hükümet kuvvetine karşı savaşını ilk örgütleyen Sudan Halkının Özgürlük Hareketi “Sudanese People’s Liberation Movement” olmuştur. 1983’ten 2002’ye kadar bu sivil savaşta ölenlerin sayısı tek başına Angola, Bosna, Çeçenistan, Kosova, Liberya, İran Körfezi, Sierra Leone, Somali ve Ruanda’nın toplamından daha fazladır. Sudan nüfusunun 4 milyon kadarı ise evsiz kalmıştır[9]. Sudan/Darfur Bölgesi’nde işlenildiği iddia edilen uluslararası insan hakları ve insani hukuk ihlalleri ile alakalı olarak Sudan Hükümeti ve hükümet tarafından desteklenen Janjaweed olarak adlandırılan silahlı grup tarafından, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenilen suçlara yönelik eylemlerin varlığı, BM Uluslararası Darfur Araştırma Komisyonu,  İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslar arası Af Örgütü gibi kuruluşlar tarafından belgelerle ortaya koyulmuştur. Söz konusu suçlara ilişkin eylemler: etnik temizleme, sivillere ve yerleşim yerlerine saldırı, ırza tecavüz, sivillerin öldürülmesi, köylerin yok edilmesi, cinsel kölelik, cinsel içerikli şiddet, siyasi amaçlarla bazı kabilelere zulmetme, sivillerin evlerinden zorla çıkarılması şeklinde sıralanabilir.

Darfur Bölgesinde işlenen suçlara ilişkin sorumluların yargıya teslimi ve uluslar arası cezai sorumluluğu bakımından, BM Güvenlik Konseyi, BM Antlaşması VII. Bölüm dahilinde 31 Mart 2005, 1593 sayılı karar ile Darfur olaylarını Uluslar arası Ceza Mahkemesi Savcılığı’na taşımıştır. Statü 13(b) ile, BM Andlaşması VII. Bölüm çerçevesinde yetki sahibi olan Güvenlik Konseyi, savaş suçları, soykırım suçu veya insanlığa karşı işlenilen suçlarını Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığına taşıyabilir. Bu durum, Yugoslavya ve Ruanda Savaş Suçları Mahkemelerinin kuruluşlarının Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü’ne bir yansımasıdır. Statü’nün 13 (b) hükmü dolayısıyla, artık Güvenlik Konseyi’nin her bir durum için yeni bir ad hoc mahkeme kurmasına gerek kalmamaktadır[10].

Darfur Bölgesi Davaları:

  1. The Prosecutor v. Ahmad Muhammad Harun (Ahmad Harun) ve Ali Muhammad Ali Abd-Al Rahman (Ali Kushayb).
  2. The Prosecutor v. Omar Hassan Al Bashir Case.
  3. The Prosecutor v. Bahar Idriss Abu Garda Case.
  4. The Prosecutor v. Abdallah Banda Abakaer Nourain Case.
  5. The Prosecutor v. Abdel Raheem Muhammad Hussein Case.

Sonuç

BM Güvenlik Konseyi VII. Bölüm çerçevesinde Statü m. 13/b’ye dayanarak, Statü’ye taraf olmayan bir devleti ilgilendiren bir olayı Mahkeme’ye taşıyabilir. Güvenlik Konseyi’ne soruşturma başlatmak için savcılığa başvurma yetkisinin verilmesi devletlerin egemen eşitliği ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle de eleştirilmiştir. Diğer yandan, gelecekte oluşabilecek olaylar adına önleyici bir etkisinin olduğu bahsiyle desteklenmiştir. Sudan’da yaşananlar, uluslararası toplumun konuya müdahil olmasını gerektirmiştir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi harekete geçmiş ve Darfur’daki olayları araştırması için bir araştırma komisyonu kurmasını istemiştir. Araştırma ve yerinde gözlemlere dayanan Komisyon Raporu sonucu Güvenlik Konseyi, 31 Mart 2005 tarihli ve 1593 sayılı kararı ile Darfur’daki durumu 1 Temmuz 2002’den sonrasını kapsayacak şekilde Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne havale etmiştir[11]. Savaş suçu ve insanlığa karşı suçlar kapsamında tutuklama kararları çıkarılmıştır. Öncelik her zaman devletlerin barışı ve güvenliği tesis etmesidir. Bu hususta, devletlerin görevlerini her zaman yerine getirmesi gerekir. Bu noktada bir aksaklık yaşanırsa Uluslararası Ceza Mahkemesi, uluslararası barış ve güvenlik adına katkısını esirgememektedir.

Kaynakça

  • AKSAR, Yusuf, Uluslararası Hukuk II, Güncellenmiş 4. Baskı, Seçkin, Ankara, 2017
  • Tabanlı, Figen (2017) Uluslar arası Ceza Yargılamalarına Başlanabilmesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Rolü Ve Sudan Örneği,  Sayı 1, 2017

[1] Cassese, Antonio (2003) International Criminal Law, International Law, Malcolm D. Evans (Editör), USA, OxfordUniversity Press, s. 721.

[2]Uluslar arası Hukuk II, YUSUF AKSAR, s.157

[3]Tabanlı, Figen (2017) Uluslar arası Ceza Yargılamalarına Başlanabilmesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Rolü Ve Sudan Örneği,  Sayı 1, s

[4]101 Soruda Uluslararası Ceza Mahkemesi, s.10

[5]Uluslar arası Hukuk II, YUSUF AKSAR, s.191

[6]Uluslar arası Hukuk II, YUSUF AKSAR, s. 174

[7]Tabanlı, Figen (2017) Uluslar arası Ceza Yargılamalarına Başlanabilmesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Rolü Ve Sudan Örneği,  Sayı 1, s.86

[8]Gürkan, Hasan (2014) ‘Modernleşme Sürecinde Afrika’nın İki Büyük Krizi: Ruanda ve Darfur Meseleleri Üzerine Bir İnceleme’ International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Sayı: 4, Cilt: 9, s. 483.

[9]Tabanlı, Figen (2017) Uluslar arası Ceza Yargılamalarına Başlanabilmesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Rolü Ve Sudan Örneği,  Sayı 1, s.93

[10]Uluslar arası Hukuk II, YUSUF AKSAR, s.180

[11]Tabanlı, Figen (2017) Uluslar arası Ceza Yargılamalarına Başlanabilmesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Rolü Ve Sudan Örneği,  Sayı 1, s.100

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

98

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.