Koronavirüs Aşısı Türkiye’de Zorunlu Tutulabilir mi?

Peki herkesin umutla beklediği koronavirüs aşısının Türkiye’de zorunlu uygulanması hukuken mümkün olabilir mi?3 min


69

Koronavirüsün tüm dünyayı etkisi altına aldığı şu günlerde belki de herkesin umudu aşı çalışmalarından gelecek iyi bir haberde…

New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan bir araştırmada, ABD’li ilaç şirketi Moderna ve Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü iş birliğinde geliştiren ve 45 gönüllü üzerinde denenmeye başlanan aşının, son aşamaya hazır olduğu ve koronavirüse karşı bağışıklık sağlamada ümit verdiği belirtildi. Bilim insanlarının klinik çalışmaları süratle devam ederken potansiyel aşının bulunması durumunda Türkiye’de zorunlu uygulamaya tabi tutulup tutulamayacağını hukuki açıdan inceleyelim.

“”

Türkiye’de Hukuki Durum

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de aşı karşıtlarının sayısı gün geçtikçe artıyor. Aşı karşıtlarının öne sürdüğü nedenlerin başında ise; medyadan aşının zararlı olduğunu duymaları ve aşı üreticilerine güvenmemeleri geliyor. Koronavirüs salgınıyla beraber üretilen pek çok komplo teorisini de göz önünde bulundurursak bu yeni ve ‘’dijital’’ dünyamızda aşı yaptırmak istemeyen pek çok kişinin olacağını tahmin etmek zor değil. Böyle bir durumda Türkiye’de aşı uygulamasının zorunlu tutulup tutulamayacağını öğrenmek için öncelikle Anayasa’da düzenlenen ‘’vücut bütünlüğünün korunması’’ hakkına bakmamız gerekir.

Anayasa m. 17/2 :’’Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.’’

Aşı ile kişinin vücuduna zayıflatılmış antijenler enjekte edilir ve bu şekilde insan vücuduna müdahale edilir. Bu müdahalenin hukuka uygun olabilmesi için; tıbbi bir zorunluluğun olması ve ilgili kanunda bunun düzenlenmiş olması gerekir. 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 57. ve 72. maddelerinde salgın hastalıklar sayılmış ve bu hastalıklarla mücadele kapsamında zorunlu aşı uygulaması da alınması gereken tedbirler arasında gösterilmiştir. Ne var ki oldukça eski olan bu kanunda koronavirüse yer verilmemiştir. Bu durumda koronavirüs aşısının zorunlu olarak uygulanması, vücut bütünlüğünün dokunulmazlığını ihlal niteliğinde olacaktır.

Anayasa m. 13: ‘’Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.’’

Devletin; sağlıklı bir çevrede yaşayabilmek, yaşam hakkının korunması, bireyin maddi ve manevi varlığının geliştirilmesi hususlarında pozitif bir yükümlülüğü vardır. Bu bağlamda zorunlu aşı uygulaması, bireyin ve toplumun sağlığını korumaya yönelik olduğundan meşru anayasal amaç taşıdığına şüphe yoktur. Ancak vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı gibi temel bir hakka yapılacak müdahelede bu müdahalenin Anayasa’da belirtilen sebeplere bağlı kalınarak, demokratik toplum düzeninin gerekleri, ölçülülük, laiklik gibi ilkeler göz ardı edilmeden kanunla yapılması gerekmektedir. Ayrıca bireyler aşı olmak istemediğinde idarenin uygulayacağı yaptırımların da sınırı kanunla çizilmiş olmalıdır. Aksi halde kanuni dayanak olmadan idarenin yapacağı her türlü müdahale zorla olacağından hukuka aykırı sayılacaktır.

“”

Zorunlu Aşı Uygulaması ile İlgili Uluslararası Düzenlemeler

AİHM, kişinin bedensel ve ruhsal bütünlüğünün korunmasını özel hayatın korunması kapsamında ele almıştır.AİHS 8. madde ile özel hayatın korunması güvence altına alınmıştır. Buna göre; bir tıbbi müdahalenin hukuka uygun olabilmesi için yasal bir dayanağının ve ilgili kişinin rızasının bulunması gerekmektedir. Rızaya dayanmayan bir tıbbi müdahale AİHS madde 8/1’e bir müdahale oluşturacaktır. Böyle bir müdahale,kanuna dayandığı ve demokratik bir toplumda sağlığın korunması amacı güttüğü sürece meşru olacaktır.

Türkiye’nin de taraf olduğu İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi’nin 5. maddesine göre bir tıbbi müdahale;ancak ilgili kişi,müdahalenin amacı, niteliği, sonuçları ve tehlikeleri hakkında bilgilendirildikten ve rızası alındıktan sonra yapılabilir.Aynı sözleşmenin 26. maddesi ise kamu sağlığının korunması amacıyla kişinin hak ve özgürlüklerine,demokratik bir toplumun gerektirdiği kısıtlamaların kanunla konulabileceğini öngörmüştür.

“”

Sonuç

Hem Anayasa hem de uluslararası sözleşmeler,kişinin bedensel bütünlüğüne müdahale niteliğinde olan zorunlu aşı uygulaması için kanuni düzenlemenin varlığını şart koşmuştur. Ülkemizde ise Umumi Hıfzısıhha Kanunu, böyle bir küresel salgına karşı alınabilecek önlemler konusunda güncelliğini yitirmiştir ve yetersiz kalmaktadır. Kanunda belirtilmediği sürece hiçbir aşı hukuken zorunlu tutulamaz. Böyle bir durumda zorunlu aşı uygulamasının ve bu uygulamanın reddedilmesi halinde kişilerin ne gibi yaptırımlarla karşılaşacağının kanunda açık bir şekilde düzenlenmesi ve bir an önce bu yasal boşluğun giderilmesi gerekmektedir.

“”

Kaynakça

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

69

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.