31 Yıldır Süregelen “Süresiz” Yoksulluk Nafakası

Son zamanlarda gündemden düşmeyen "nafaka"da sınırlı süreye yönelik kanun değişikliği talebi üzerine yoksulluk nafakası değerlendirmesi.4 min


65

Mevzuat hükümlerince, evlilik birliğinin boşanma sebebiyle sona ermesi halinde, yoksulluğa düşecek olan eşin belirli birtakım şartların gerçekleşmesi halinde, geçimini sağlayabilmek için diğer eşten yoksulluk nafakası talebinde bulunabilmektedirler. Boşanma sonrası yoksulluk nafakası, Türk Medeni Kanun'un 174.maddesinde düzenlenmiş olup, şu şekilde ifade edilmektedir; 

"Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir…". Bu noktada yoksulluk nafakası, ne bir ceza ne de bir tazminat niteliğine sahip değildir. Amaç evliliğin sona ermesi halinde yine de eşler arasında mali dayanışmayı sağlamaktır. 

Tartışmalı olan husus bu hükümde yer alan "süresiz" ifadesidir. Eski 734 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 144.maddesinde nafakanın süresi bir yıllık olarak düzenlenmekteydi. Fakat çıkan sorunlar çerçevesinde 4.5.1988 tarihli 3444 Sayılı Kanun'un 6.maddesiyle değişikliğe uğrayarak, bir yıllık süre sınırı kaldırılmış ve "süresiz olarak…" ifadesi yerini almıştır. 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu süreye ilişkin durum hakkaniyete uygunluk sebebiyle korunmuştur.

Mevcut olan bu hüküm, birden çok kez Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'nin önüne gitmiş olup, Anayasa Mahkemesi 2005/56 E., 2009/94 K., 25.06.2099 T. kararında hükmün sosyal hukuk devleti ilkesine uygun olduğu yönünde karar vermiş ve 2011/136 E., 2012/72 K., 17.05.2012 T. kararında ise hükmün TMK m.176 hükmü ile ele alınması gerektiğini ve süresiz hükmedilen nafakanın azaltılması ve kaldırılmasının mümkün olduğunu ifade etmiştir. 

Peki halihazırda yoksulluk nafakasının koşulları nelerdir?

  1.  Taraflardan birinin talepte bulunması. Aksi halde hakim kendiliğinden nafakaya bağlayamaz. Anlaşmalı veya çekişmeli boşanma fark etmeksizin en fazla eşit kusurun olması halinde taraf nafaka isteminde bulunabilir. Talep, boşanma davası sırasında yapılabileceği gibi boşanmadan sonra da ayrı dava açılarak istenebilir. Bu husus da ayriyeten TMK m.177'de düzenlenmiştir. Talep noktasında dikkat edilmesi gereken; anlaşmalı boşanma davası sırasında nafaka istenmez ise sonradan yoksulluğa düşüldüğü gerekçesiyle ayrı dava açılamayacağıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, nafakanın istenmediği anlaşmalı boşanmanın kesinleşmesi sonrasında istenebilecek tek nafakanın çocuklar için iştirak nafakası olduğunu belirtmiştir.
  2. Talep eden eşin kusursuz ya da daha az kusurlu olması. Talepte bulunan eşin boşanmada daha kusurlu olması, yoksulluğa düşmüş olsa bile, lehine nafakaya karar verilmesine engeldir. 
  3. Nafaka isteyen eşin, yoksulluğa düşmesi. Yukarıda da ifade ettiğim gibi yoksulluk nafakasının temel amacı boşanma sonrası eşler arasındaki mali gücü dengede tutabilmektir ki, evlilik birliğinde eşlerin birbirleri ile maddi ve manevi dayanışma yükümlülükleri olup boşanma halinde manevi dayanışma son ermektedir. Tabi yine bu husus, istemde bulunan eşin, çalışma gücünden yoksun olması, başka bir gelirinin veya servetinin olmaması halinde mümkün olmaktadır.

Tüm bu koşullarla beraber takdir edilecek nafaka, bunu ödeyecek olan eşin mali gücüyle orantılı olarak karara bağlanır. Nafaka yükümlüsü olan eşin mali gücü, yoksulluk nafakasının üst sınırıdır. Yükümlünün hiç ödeme gücü yoksa, yoksulluk nafakasına karar verilemez. Ödeme gücünün tespitinde, sadece yükümlü olan eşin değil, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ihtiyaçları da göz önünde bulundurulur. Nafaka miktarını hakim tüm bu hususları dikkate alarak karar verir. Fakat bununla beraber Yargıtay'a göre, kamu düzenine, ahlaka ve emredici hukuk kurallarına aykırı olmaması şartıyla, eşler nafaka miktarını istedikleri gibi kararlaştırabilirler.

O halde ödeme ne zaman biter?

Tekrar hükmü dile getirirsek, "…süresiz olarak nafaka isteyebilir…". Yani taraflardan birinin ölümüne kadar nafaka borcu devam eder. Kural böyle olmakla birlikte m.176'da belirli hallerde nafakanın daha önce sona ermesini düzenlenmiştir. Belirtilen haller içinde alacaklı tarafın yeniden evlenmesi hali nafakanın son bulmasını beraberinde getirir. Yine hükme göre, alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ve yada haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla nafaka kaldırılır, denmektedir. 

Son olarak yoksulluktan ne anlamalıyız?

Yoksulluk kavramı ne yazık ki kanunda açıkça tanımlanmamıştır. Yargıtay uygulamasında, “yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim” gibi kişinin maddi varlığını geliştirmesi bakımından zorunlu ve gerekli görülen harcamalar karşısında bu düzeyde gelire sahip olmayanlar “yoksul” olarak kabul edilmekte; yoksulluk durumunun tespitinde günün ekonomik şartları, tarafların sosyal ve ekonomik koşulları ile hayat tarzları dikkate alınmakta, yine bu bağlamda asgari ücretle çalışıyor olmak nafaka talep edilmesine engel olarak görülmemekte ancak nafaka miktarının tespitinde dikkate alınmaktadır. Belirtmek gerekir ki, kanunda geçen “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek” ifadesinden hareketle sadece yoksulluğa düşmüş olanların değil, yoksulluğa düşmesi muhtemel olanların da madde kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

[zombify_post]


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

65

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.